Takıntılarım ve ben...

Obsesyon (saplantı-takıntı) kişinin isteği dışında oluşan ve belirgin sıkıntıya neden olan rahatsız edici düşüncelerdir. Kompulsiyon (zorlantı) da saplantıların yarattığı sıkıntıyı gidermek amacıyla yapılan davranışlardır. Örneğin eve hırsız girecek düşüncesini aklından çıkaramayan kişinin bu takıntısı obsesyon; kişinin bu obsesyonu gidermek amacıyla yaptığı eve yeni kilit vurdurması, pencerelere yeniden demir parmaklık koydurması, uykusundayken bile her yarım saatte bir kapıyı ve pencereyi kontrol etmesi de kompulsiyon olarak adlandırılabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk, kişinin önemli sayılabilecek ölçüde vaktini alan (günde 1 saatten daha uzun sure), belirgin sıkıntıya veya işlevselliğinde önemli ölçüde bozulmaya yol açan saplantılı düşünce ve davranış bozukluğudur.

Birçok esere de konu olan bu hastalığın en meşhur örneğini Shakespeare'in Macbeth adlı eserinde görebiliriz. Lady Macbeth'in etkisiyle kocası Macbeth, Kral Duncan'ı öldürür. Bunun üzerine L. Macbeth ellerini kanlı görmeye başlar. Buna bağlı olarak da el yıkama hastalığı gelişir.

Çevremize dikkat edecek olursak evden çıkarken kapıyı kapatıp kapatmadığından emin olmadığı için defalarca eve geri dönen, sürekli etrafını düzelten, yolda tek çizgi üzerinde yürüyen ya da sokakta birisi dokunduğunda dayanamayıp ellerini yıkayan insanlar görebiliriz. Bunlara benzer takıntılara sahip kişilere rastlamak mümkün. Ancak her takıntıyı obsesif kompulsif bozukluk olarak nitelemek doğru olmaz. Eğer takıntılar kişinin günlük hayatını aksatıyor, kişiyi zorlamaya, yaşamla, kendisiyle ve çevresiyle ilişkisini bozmaya başlıyor ve yaşam kalitesini bozuyorsa bu durumu tedavisi şart olan bir hastalık haline getirir.

Hastalığın başlangıç yaşı ortalama 20 yaş civarındadır. Erkeklerde ortalama 19, kadınlarda ise ortalama başlangıç yaşı 22 olarak saptanmıştır. Hastaların yaklaşık üçte ikisi 25 yaşın altında hastalığa yakalanırken, yüzde on beş kadarı da 35 yaş sonrasında hastalığa yakalanmaktadır. Biyolojik ve psikososyal birtakım etkenlerden söz edilmekle birlikte, tam olarak nedeni henüz anlaşılamamıştır.

Psikolog
Pınar Turanlı