• Ergenlerde Psikolojik Danışmanlık
ÖZEL EKOL AİLE DANIŞMANLIĞI MERKEZİ

ERGENLERDE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ?


ERGENLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ
KUŞAK ÇATIŞMASI
SINAV KAYGISI

ERGENLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

Çocukları ortaokul-lise yaşına gelmiş pek çok anne-baba onları tanımakta zorluk çeker. Babasıyla mümkün olduğunca vakit geçirmeyi seven oğul onunla görünmeyi istemeyebilir. Annesiyle hayatında olup bitenleri paylaşmayı seven kız ona hiçbir şey anlatmayı istemeyebilir. Hatta çocuk ailesini beğenmemeye, söz dinlememeye, ayna karşısında saatler geçirmeye de başlamış olabilir. Üstelik çocuk son 6 ay içinde sakarlaşmıştır da. Artık o ne bir çocuk, ne de bir yetişkindir. Peki ergenlilik dönemiyle beraber neler değişir;


Ülkemizde kızlar 10-12 yaş, erkekler 12-14 yaş civarında ergenlik sürecine girmektedirler.


Bedensel Gelişim: Ergenlik dönemi insan gelişimindeki en hızlı 2 büyüme döneminden biridir. Ergenlik, biyolojik değişimle başlar. En belirgin habercilerden biri boy uzamasıdır. Erkeklerde hem boy hem ağırlık artışı 12-16 yaşları arasında belirgindir. Kızlar ise ergenlik döneminin başında hızlı olan gelişim süre. İçersinde yavaşlar. Ergenlik döneminde kilo artışı kas ve kemiklerin büyümesiyle gerçekleşir. Örneğin çocukluk döneminde kaslar vücudun toplam ağırlığının %30 unu, olgunlaşma sonucunda ise %63 ünü oluşturur. Bu dönemde vücuttaki oranlardaki küçük farklılıklar normaldir. Bunun yanısıra hızlı gelişime henüz adapte olamayan gençte sakarca davanışlar görülebilir. Ergenin fiziğine ilişkin belli bir oranda kaygılar yaşaması, herkesin kendine bakıyor olduğunu sanması, ayna karşısında çok zaman geçirip saçlarıyla kıyafetlerine çok zaman harcaması döneme özgü bir durumdur.

Cinsel Gelişim:Cinsel organların gelişimi, üreme fonksiyonuyla doğrudan ilgili olan temel cinsel özelliklerle, üreme fonksiyonuyla dolaylı olarak ilgili olan (tüylerin gelişimi, göğüs ve kalçaların oluşması gibi) ikincil özellikler biçimindedir. Ergenin cinsel açıdan olgunlaşmasıyla, bedensel değişimleri ve kısa süreler içinde boy atarak büyümesi, hipofiz bezinin hormon salgılamasıyla gerçekleşir. Genç bu fiziksel gelişmelerin etkisiyle karşı cinsi farketmeye, aradaki farklılıkları izlemeye başlar. Unutulmaması gerekir ki ergenlikle beraber karşı cinse duyulan ilgili tamamen normal olmasının yanı sıra gereklidir de.

Bilişsel (Zihinsel) Gelişim:Çocuklar somut olmayan kavramları anlayamazlar. Ergenlikle beraber ise düşüncede yetişkinliğe doğru bir gelişme olur ve kişi gittikçe soyut kavramları kavrar. Genç giderek başkalarının farklı bakış açıları olduğunu anlar ve farklı açılarla düşünebilir hale gelir. Bu durum olaylar olmadan sonuçlarını tahmin etme yeteneğini geliştirir. Bir harekete geçmeden önce içsel olarak bir tartışma yaşayabilme yeteneği kazanmaya başlar. Dünyada olan yegane fikirlerin anne- babasına ait olanlar değil başka düşünce ve davranışlar da olduğunu fark eder.

Duygusal Gelişim:Oldukça uzun ve dengeli bir dönemden sonra genç kendini düzensiz ve dengesiz bir dönem olan ergenlikte bulur. Ergenlik zor bir dönemdir. Kişi pek çok yeniliğe uyum sağlamak zorundadır. Yalnızlıktan duyulan keyifin yanısıra bir gruba ait olmak ister. Anne-babasını hor görürken onların desteğine ihtiyaç duyar. Umutsuz tavırları olmasına rağmen geleceğe coşkuyla sarılıp planlar yapabilir. Bütün bunlar çelişkili duygu ve düşüncelerin bir kısmını oluşturur.

Sosyal Gelişim:Ergenlik kişinin kim olacağına, nelere değer vereceğine karar verdiği kimlik arayışında bir dönemdir. "Onun gibi olmak" istediği kişileri arar ve onları taklit edebilir. Arkadaşlarının onun hakkında ne düşündükleri onun için çok önemlidir. Bu, bir gruba ait olma isteğinden kaynaklanır. Arkadaşlarıyla ilişkisi anne-babasıyla olan ilişkisinden farklı olarak diğerleriyle eşit düzeyde otoriteye sahip olduğu ilişkilerdir. Dolayısıyla bu ilişkiler onun özgürlük isteğini tatmin ederken bir yandan da toplum içersindeki yerini kavramasını sağlar. Bu nedenle bir ergenin arkadaşlara sahip olması gelişimi açısından önemlidir.

Sonuç olarak ergenlik hem ergeni hem de başta anne-babasını olmak üzere çevresi için zorlayıcı bir dönemdir. Ergeni dinlemek, onu kimlik arayışında zorlamadan desteklemek, yargılamadan fikir beyan etmek, ona saygı duymak, süreci biraz daha kolaylaştırmayı sağlar. Unutmamak lazımdır ki nasıl davranırsa davransın aslında anne-babasının desteğine en çok ihtiyaç duyduğu yaşlardadır.

KUŞAK ÇATIŞMASI

Her şeyden önce bilinmesi gerekir ki kuşak çatışması güncel zamanlara özgü bir durum değildir. Eski çağlardan bu yana gençlerin anne-babalarıyla anlaşmazlıklar yaşadıkları bilinmektedir. Aslında bu son derece olağandır çünkü kuşak farkı demek yaklaşık 25 yıllık bir zaman farkı demektir. Özellikle son yüzyıl çok hızlı gelişimlere sahne olmuştur. Bu da değişen yaşam koşullarını ve bakış açılarını beraberinde getirmiştir. Her yaş döneminde olduğu gibi bu değişimler gençliğin ihtiyaç, ilgi ve düşünce tarzlarını da değiştirmiştir. Özellikle gençlerin uyum konusundaki dinamizmleri de düşünülürse farklılık daha net olacaktır çünkü gençler öğrenme konusunda daha ataktırlar. Bir öneki kuşak gençliği telefona yeni bir iletişim aracı gözüyle bakarken bugünkü kuşak internet aracılığıyla dünyanın diğer ucundaki herhangi biriyle görüşebilmekte, sınırsız bilgi kaynağına ulaşabilmektedir. Genel olarak anne-babaların yaşam tecrübelerini aktarmak konusunda sabırlı ve anlayışlı olmaya çalışmaları, gence yaşına uygun sorumluluklar vererek güven ilişkisi kurmaları ve tarafların birbirlerini saygıyla dinleyebilmeleri çatışmayı azaltabilecek önlemlerdir.
SINAV KAYGISI

Sınav Kaygısı Nedir?
Sınav kaygısı ,sınav sırasında yaşanan kaygının performansı olumsuz yönde etkileme durumudur. Sınava girecek öğrencinin kendinden beklentileri, ailesinin ve çevresinin beklentileri, güven duygusunun yetersiz oluşu ,geleceğe yönelik başarısızlık endişeleri bu kaygının ortaya çıkışını tetiklemektedir. Kaygı yoğunlaştıkça kişi dikkatini ve enerjisini asıl yönlendirmesi gereken noktadan yani sınavdan bedenine ve çevresine yönlendirmektedir.

Sınav kaygısını belirtileri nelerdir?

Zihinsel Belirtiler
- Felaketen yorumları içeren tüm inanç ve düşünceler ("Yapamayacağım ,başarısız olacağım, kötü not alacağım ,rezil olacağım" gibi)
- Aşırı uyanıklık hali
- Unutkanlık, dikkatini toplamada, soruları okuyup anlamada, düşüncelerini organize etmede ,soruları cevaplarken anahtar kelimeleri ve konuları hatırlamada güçlük

Fizyolojik Belirtiler
- Kalp atışlarında hızlama
- Kaslarda gerginlik
- Ağız kuruluğu
- Aşırı terleme ya da üşüme,titreme ateş basması
- Baş ağrısı ve başdönmesi
- Göğüste basınç ve sıkışma
- Bulantı karın ağrısı
- İshal ,sık idrara çıkma
- Soğuk ve nemli eller

Duygusal Belirtiler
- Gerginlik ,sinirlik ,sık ağlama
- Karamsarlık, güvensizlik, çaresizlik
- Korku (Hata yapma, bildiklerini unutma)
- Endişe,panik

Davranışsal Belirtiler
- Kaçma (ders çalışmayı bırakma , sınavı yarıda bırakma)
- Kaçınma ( ders çalışmayı erteleme ,sınava girmeme)

Tedavi Seçeneklerimiz

EMDR ( Eye Movement Desensitization and Reprocessing)

EMDR yurtdışında uzun yıllar etkin bir tedavi seçeneği olarak kullanılılan başarısı araştırmalarla doğrulanmış kısa süreli bir terapi yöntemidir. Özellikle performansı ve özgüveni geliştirmede giderek yaygın olarak kullanılmaktadır. EMDR çalışması sırasında öncelikle kişiden yaşadığı zorluklarla ilgili bir görüntü oluşturması beklenir, daha sonra da bu görüntüyle ilgili bir olumsuz bir de olumlu düşünce üretmesi ve olayla ilgili duygularına ve beden tepkilerine dikkat etmesi beklenir. EMDR çalışmalarının sonucunda kişinin onu zorlayan bu durumu hatırladığında oluşan kaygı suçluluk korku gibi olumsuz duygulardan kurtulduğu görülür. EMDR, uygulamaları genellikle sorunun karmaşıklığına bağlı olarak 3-12 görüşme sürmektedir.

- Bilişsel Davranışcı Terapiler
- Gevşeme Teknikleri

- Grup Terapileri