Sınav kaygısı, sınav sırasında önceden öğrenilen bilgilerin uygulanmasını engelleyerek başarıyı azaltan yüksek düzeyde bir kaygı olarak tanımlanmaktadır. Aslında bu durumun ilişkilendirilebileceği birçok faktör olsa da bireyin sınava yüklediği anlamlar, sınavla ilgili oluşturduğu zihinsel imaj, sınav sonrasındaki kazanımlara yönelik beklentiler ve başarıya verilen önem sonucundaki kaygı, bu durumun yaşanmasındaki en yaygın etkenlerdir. Sınav kaygısının oluşma şekli de bir diğer değinilmesi gereken noktalardandır. Kaygı gelişimine katkıda bulunan en önemli faktörler, gerçekçi olmayan düşünme biçimlerine sahip olmayı içermektedir. Kaygılı, bir diğer adıyla mükemmeliyetçi, rekabetçi kişilik tipine sahip kişilerde bu durum daha sık görülür. Sosyal çevrenin baskısı ve beklentileri ise bu durumu pekiştirebilir. Sınav kaygısının, okuduğunu anlamada zorlanma, kişinin kendi fikirlerini organize etmede güçlük yaşaması, dikkatinin azalması, sınavın içeriğinden çok sınava odaklanma, enerji düşüklüğü, somatik rahatsızlıklar gibi bir dizi olumsuz etkisi olabilir. Gerçek dışı beklentiler ve eleştiriler içerdiği için sınav kaygısı yanıltıcıdır. Öğrenci, bilinçsiz bir şekilde kendini kontrol edemez hale gelir. Sınav kaygısının anlaşıldığı hem fiziksel hem de davranışsal belirtiler vardır. Fiziksel belirtilere örnek vermek gerekirse; Karın rahatsızlığı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık veya aşırı yeme ve genel mutsuzluk hali gibi durumlarda artış gözükebilmektedir. Davranışsal belirtilerde ise; öğrencinin başarısı önemli ölçüde azalabilir, öğrenciler sınav sürecini tartışmaktan ve planlamaktan kaçınabilir, sorgulanmak onları rahatsızlık duyabilir, dikkat dağınıklığı ve konsantre olamama gibi durumlar gözlenebilir. Sınav kaygısı ve aile ilişkisi de bu kaygı oluşumunda değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Ailenin sınava yönelik tutumu önemlidir. Aileler, endişelerini çoğunlukla farkında olmadan çocuklarına aktarırlar. Ailenin fazla beklentileri, kaygı durumunu tetikleyerek sınav kaygısını etkiler.
Kaynakça
Begüm Sağanak