Kişiler arası çatışma, birbirlerine bağlı bireyler arasında yaşanan bir anlaşmazlığı kastetmektedir. Burada "bağlı" kavramı, her bir kişinin pozisyonunun ve davranışının bir diğerininkini etkilediği gerçeğini vurgular. Çatışma tüm ilişkilerin bir parçasıdır. Başka bir deyişle bir çatışmanın varlığı ortada bir ilişki olduğunun bir göstergesidir. Bireylere kişisel kimliklerini saptamalarında ve kişiler arası birlikteliklerini zenginleştirmede yardım eder. Sonuçta, iletişimde çatışma çözme çabası, tarafların ilişkilerini sürdürmeye değer bulduklarının bir kanıtıdır.
Bu tanım bize biraz yabancı gelebilir çünkü kültürümüzde "çatışma" kavramı genellikle olumsuz olarak algılanır. Oysa, verimli çatışma çözme stratejileri uygulanırsa, ilişkiler eskisinden daha sağlıklı, güçlü ve doyum verici hale gelecektir. Çatışma, kimin ne istediğinin, neye ihtiyaç duyduğunun netleşmesini ve belki de istek ve ihtiyaçlarını elde etmelerini sağlamaktadır.
Çatışma söz konusu olduğunda nasıl ele alınacağı ve tarafların tutumları çok büyük önem taşır. Yukarda belirtiliği üzere bu bir gelişme fırsatı olabileceği gibi , ilişkiyi ve iletişimi zorlayan hatta bitiren bir sürece de dönüşebilir. Örneğin; bazen çatışma, taraflarından birinin kendinin diğer tarafla iletişime kapatmasına yol açabilir. Bu ise duygularını ve düşüncelerini karşı tarafla paylaşmasını engelleyerek bireyi anlamlı bir iletişimden uzak tutacaktır. Bu, dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır.
Net olmayan, zor anlaşılır, karışık iletişim, kişiler arası çatışma nedenidir. Efektif olmayan iletişim kişiler arasında belirsiz sınırların oluşmasına ve ilişki içersinde yargılama haklarının doğmasına ve tarafları rahatsız eden konulardaki ortak karar veriş süreçlerinin ortadan kalkmasına sebep olur.
Yanlış algı ve yargılar kişiler arası çatışmaya neden oluşturabilirler. Ayrıca çatışmanın kendisi de stres ve gerilim yaratan bir durum olduğundan tarafların algılarını ve bilişsel süreçlerini bozabilir. Bu bozulma hem çözüm yelpazesini küçültür hem de sorunları doğru ve yanlış olarak sınıflandırarak taraflarda stereo tipik yanıtların oluşmasına neden olabilir. Bu da süreci bir kısır döngü haline getirir. Kişi çatışmadan çekilince zayıf duruma geçeceğini düşünebilir, kendini onu kazanmaya kaptırabilir ve kazanmanın kendini güçlü (bir insan) kılacağına inanabilir. Dolayısıyla gerçek fikirlerini yansıtmayan şekilde süreci devam ettirebilir. Süreci yapıcı şekilde ele almak, kişinin kendine dair farkındalıklarını arttırması, iletişim becerilerini geliştirmesi ve en önemlisi de çatışmayı bir güç savaşı alanı olarak görmekten vazgeçerek farklı fikirlerin konuşulduğu bir durum olarak algılamasıyla mümkündür.
Uzman Psikolojik Danışman
Bengü Büyükdere