Her birimiz zaman zaman bugün yapmamız gereken bir işi yarına bırakıyoruz. Hele ki bu iş, yapmaktan keyif almayacağımızı bildiğimiz ya da tahmin ettiğimiz bir işse oyalanıyoruz, geciktiriyoruz, mümkün olduğunca ağırdan alıyoruz. Okuldayken son güne bıraktığınız dönem ödevinizi, iş hayatında toplantıya iki saat kala halletmeye çalıştığınız sorunu, bir türlü toplamadığınız dolabınızı, bir an önce gitmeniz gerekirken ertelediğiniz doktor ziyaretinizi düşünün. Aslında bunları yapmak için yeterli zamanınız vardı. Peki neden son dakikayı beklediniz?
Bu, aslında son yıllarda uzmanları meşgul eden bir konu. Hepimizin hayatını farklı miktarlarda etkilediğini düşünerek bu konuya birkaç makale ayırmaya karar verdim. Kişiler yapmaları gerekenleri (bunun kendileri yararına olmadığını bildikleri halde) neden ertelerler? Hauck’a göre öz-disiplinin zayıf olması buna bir neden olabilir. Kişi anlık keyiflerin rehavetine kapılarak yapması gerekeni erteleyebilir. Glucksman ise erteleme davranışı ile ailenizin tarzının çok ilintili olduğundan bahseder. Eğer ailenizde erteleme alışkanlığı olan birileri varsa (özellikle anne-baba) bu davranışı öğrenirsiniz der.
Belirli kişilik tiplerine ve özelliklerine sahip bireylerin ertelemeye daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Paradoksal gibi gelse de mükemmeliyetçi kimseler buna bir örnektir. En iyisini yapamayacakları endişesi ile ya da yapılması gerekene aşırı bir anlam yükleyerek harekete geçmekte zorlanabilirler.
Erteleme; hoşumuza gitmeyecek, bizi rahatsız edecek bir duygusal durumdan kaçınarak, kendimizi bu keyifsiz duygulardan koruma amaçlı bir davranış olabilir. Örneğin ödev hazırlamak yerine televizyon seyrederek, ödevi hazırlarken ne çok şey bilmediğinizi fark etmenin rahatsızlık verici duygusundan kaçınıyor olabilirsiniz.
Bir başka nokta, her ne kadar yapmanız gereken işi yapmayarak rahatsızlık duysanız da, aklınızın bir kenarında dolaşan “ya yaptıktan sonra sonuçlardan memnun kalmazsam”, “ya uğraşır uğraşır da beceremezsem”, “ya başarısız olursam” düşünceleri daha rahatsız olmanız mümkün bir durumdan sizi koruyarak ertelemeye neden olabilir. Bir düşünün, aslında kendinizi çok da iyi hissetmeyerek kaç defa “ben böyle iyiyim” dediniz. Mesela; işinizden veya çevrenizden memnun olmayabilirsiniz. Yeni arkadaşlar edinmek, hayatınıza renk katmak istiyor olabilirsiniz. Ama karşınıza bir fırsat çıktığında fırsatı ertelemeye çalışırsınız (ne yazık ki hayatta pek çok fırsat ertelenemez). Değişimin getireceği belirsizlikten hepimiz çekiniriz. Ama ne kadar çekindiğimiz hayatımızı nasıl yaşadığımızı belirler.
Bir dahaki yazımda ertelemenin başlıca üç nedeni sayılan anksiyete (kaygı), düşük kırılganlık toleransı ve başkaldırma-isyan etmekten bahsedeceğim ve erteleme tiplerine değineceğim.
Saygılarımla
Uzman Psikolojik Danışman
Bengü Büyükdere