Ergenlik dönemi bireyin çocuktan yetişkine evrildiği bir geçiş dönemidir. Bu dönem birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal değişimi de beraberinde getirmektedir. Bu değişim sürecinde ergenler duygusal açıdan inişler çıkışlar yaşayabilmektedir. Biyolojik değişimlere ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da kendi kimlik gelişimini tamamlamaya çalışmaktadırlar Bu dönemde ergen daha mantıklı düşünmeye ve yaşadığı dünyayı sorgulamaya başlar. Çocuklukta yaptığı gibi tüm kararlarını ailesine danışmak yerine kendi kararlarını almaya ve bunları kendi başına uygulamaya yönelebilir. Yaşanan duygusal yoğunluk ve ergenin bilişsel gelişiminin artması ile aile içinde de bir yeniden yapılanma sürecine yol açar.
Ergenler kendilerini dünyanın merkezinde gibi görebilirler. Sanki herkes onları izliyormuş düşüncesine kapılabilirler. Bu yüzden davranışlarına ve görüntülerine eskisine göre daha çok odaklanırlar. Aynı şekilde kendi düşüncelerine odaklanarak sorunlarının en önemli sorunlar olduğu hissine kapılabilirler. Bu durum ebeveynlerinin ya da başkalarının isteklerini göz ardı etmelerine yol açabilir. Bu durumda ebeveynler çocuklarıyla çatışmak yerine isteklerini uygun bir dille açıklayabilmelidir. Aynı şekilde onların sorunlarını anladıklarını ve onları kabul ettiklerini çocuklarına gösterebilmelidir.
Sanıldığının aksine ergenler kuşak farkına rağmen ailesinin değer yargılarını benimseme eğilimindedir (Din, kültür, ahlak vb). Bu açıdan bakıldığında kuşaklar arası görüş farkı ergenlerin kendi arasında olandan daha azdır. Öte yandan boş zaman aktiviteleri, giyim tarzı, müzik zevki gibi konularda ailelerinden çok farklı olabilirler. Çünkü bu tarz konularda ergenler ailelerinden çok diğer ergenlerden etkilenmektedir. Bu alanlara ailelerinden gelen herhangi bir müdahale ergenler tarafından hayatlarına müdahale olarak algılanmaktadır. Kendi hayatına müdahale edilmesini istemeyen ergen ailesinden uzaklaşabilir, ailesiyle vakit geçirmekten çok odasına kapanma gibi davranışlarda bulunabilir. Örneğin ebeveynleri tarafından bilgisayar başında çok vakit geçirildiği için eleştirilen bir ergen bu eleştiriyi kendi hayatına ve vaktini nasıl değerlendireceğine yönelik bir müdahale olarak algılamaktadır. Özerkliğine tehdit yöneltildiğini düşündüğünde ergenler zaman zaman saldırganlaşabilir ya da daha da içine çekilebilir. Bu tip durumlarda ebeveynler ergenlere yön vermek istediklerinde kendi davranışlarını nedenleriyle birlikte uygun bir dille açıklamalıdırlar.
Ergenlik sürecinde, aile içinde değişen bir diğer durum ise ergenin arkadaşlarıyla geçirdiği süredeki artıştır. Ergenler görece güç ve otorite açısından kendileri daha eşit hissettikleri arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih ederler. Arkadaşlarının yanında daha özgür ve istediği gibi hareket edebilen ergen, kendini istediği şekilde ortaya koyabilmektedir. Bu yüzden sorunlarının çözümlerinde ya da özel hayatlarıyla ilgili meselelerde yine arkadaşlarına başvurmayı tercih ederler. Çocuklarının kendilerinden uzaklaştığı hissine kapılarak ebeveynlerin yargılayıcı veya kısıtlayıcı bir tutuma bürünmeleri çatışmaların daha da artmasına sebep olacaktır. Çatışmaların artması ise ergenleri ailelerinden uzaklaştırarak akranlarına daha da yakınlaştıracaktır.
Anne-babalar çocuklarının kimlik gelişimlerini tamamlamada çocuklarına yardımcı olmalıdır. Çocuklarını izlemeli ve korumalı ancak özerkliklerine saygı duymalıdır. Çatışmaların çözümünde ebeveynlerin suçlayıcı ve yargılayıcı olmaktan kaçınmaları, ergenlere uygun açıklamalarla rehberlik etmeleri gerekmektedir. İlişkilerinde çıkmaza girdiklerini düşündüklerinde ise, bir uzman yardımı alması sürecin daha sağlıklı ve rahat geçmesine imkan sağlayacaktır.
Ümit KALAY
Psikolojik Danışman