İnsan yaşamının en önemli dönemi, hatırlayamadığı yaşamının ilk 2-3 yıldır. Önemli olmasının nedeni bu yılların kişiliği ve kişinin davranış repertuarını büyük ölçüde belirlemesidir. Bu dönemin sonraki yıllardaki etkisi pozitif olabileceği gibi negatifte olabilir.

Bebekler, ruhsal bozukluk ve hastalıkların klasik semptomlarını göstermezler. Bebeklerin semptomları, uyku bozuklukları, beslenme problemleri, huzursuzluk ya da sürekli ağlama şeklinde dolaylı olarak ortaya çıkar.  Bu nedenle de bebek ruhsağlığı konusu özellikle de ülkemizde çok iyi anlaşılmadığı gibi gereken önem de verilmemektedir. Aslında bu semptomlar bebeğin kaygılı, stresli, gergin, korku dolu olduğunu gösterir.  Bu duyguların, bebeğin hayatta kalabilmek için kendisine bağımlı olduğu başta annesi tarafından sevgi dolu bir şekilde, empathy kurularak yanıtlanması gerekir. 
Hamilelik döneminde folik asit, beslenme, calsiyum, düzenli kontrolün üzerinde durulur ve insanlarda bu konuda büyük ölçüde bilinçlenmişlerdir.  Fakat hamileliğin psikolojik boyutu, aile içi ilişkilerde neden olduğu değişim, hamileliğin doğurduğu yeni duyguların annenin ruhsağlığı olduğu kadar bebeğin ruhsağlığı açısından önemi üzerinde durulmamaktadır.  İleride yaşanabilecek ruhsal bozukluk ve hastalıkların önlenebilmesi için anne babaların bebeklerinin ihtiyacını duyduğu desteği; bebeklerini daha iyi anlayıp, onların yalnız fiziksel değil duygusal ihtiyaçları olduğunu düşünerek mümkün olabilir.
Hem fiziksel hem de duygusal olarak doğumun kendisi çok önemlidir. Doğum hem bebek, hem de anne için büyük bir değişim, travmadır.  Bebeklerin psikolojik donanımları doğumdan sonra uzunca bir süre çaresiz durumda olan bebeklerin içine doğdukları aile içindeki ilişkilere adapte olabilmelerini sağlar.  Bebekler başta anneleri ile olmak üzere anne babaları ile ilişki kurmak üzere programlanmış olarak doğarlar.  Elbette, bebekle ilk ilişki kuran annedir.  Üstelik de anne-bebek arasındaki yakın ilişki daha bebek anne karnındayken başlamıştır.  Bebek ilk etapta dünya ile anne aracılığıyla ilişki kurduğu için annenin ruhsağlığı, anne bebek arasındaki ilişkinin niteliğini, ardaki ilişki de bebeğin ruh sağlığını etkiler.

Ülkemizde ne yazık ki bebeğin duygu dünyası, neler hissettiği ve gerek beden dili gerekse yüz ifadeleri ile neler anlattığı üzerine çok az düşünülmüştür. Genelde, toplum olarak bebeği adeta "şey", bebeklikte geçirdiğimiz dönemin ise yaşamımızın en rahat dönemi olarak görmüşüzdür. Daha sonraki yazılarımda daha detaylı olarak değineceğim Bebek ruh sağlığının önemi yalnız bebeklik dönemini değil, yetişkin ruh sağlığını doğrudan belirler, ilk öğrenme modelimizi de yine bu dönemde geliştiririz.

Klink Psikolog
Özden Bademci

  Copyright 2007.Içerigindeki bilgi izinsiz kullanilamaz.
Web Yazilim Çigdem Erdogan