Uyum ve davranış bozuklukları

Alt Islatma (enürezis)

Enürezis, tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı işlemdir. Çocuk 3-4 yaşlarına kadar idrarını gece-gündüz kontrol edebilecek biyolojik olgunluğa erişir. Bu yaşlardan sonra en az altı ay süreli olarak , ayda en az 2 kez altını ıslatması bir bozukluk olarak değerlendirilir. Gündüz çişini kontrol 2 yaş dolaylarında , gece kontrol ise 3,5-4,5 yaşlarında kazanılır.

-Birincil Enürezis:

İstem dışı işemeler bebeklikten beri süregelmektedir.

-İkincil Enürezis:

En az 1 yıl gibi bir süre çişini kontrol edebildikten sonra, alt ıslatma başlar.

Enürezis genellikle tek belirti olarak görülse de enkoprezis (dışkı kaçırma) ,uyurgezerlik , gece kabuslar, kekemelik, tik ile birlikte görüldüğü durumlar vardır. Bu belirtilerin biri ya da birkaçı ile birlikte görüldüğünde ,daha önemli olduğu düşünülmektedir.

Enürezis yapılan tetkiklerde organik, biyolojik bir nedeni olmadığı anlaşıldıktan ve psikolojik olduğuna karar verildikten sonra tedaviye başlanır.

Enürezis tedavisinde merkezimizde aşağıdaki yöntemler uygulan

-Aile danışmanlığı ve gerekirse aile tedavisi

-Davranış tedavisi

-Psikoterapi

-İlaç tedavisi


Dışkı kaçırma (enkoprezis)

Dışa atım bozuklukları içinde yer alan enkoprezis, çocuğun barsak kontrolünün sağlandığı ve kakasını tutma ve bırakma işlevini kontrol edebileceği yaşa gelmesine rağmen kakasını uygunsuz yerlerde bırakması “enkoprezis” adını alır. 

4 yaşından önceki dışkı kaçırmalar hastalık olarak değerlendirilmez. Enkoprezis tanısı konması için 4 yaşından büyük olan çocuğun, uygunsuz yerlere tekrarlayıcı nitelikte dışkı kaçırması ve bu davranışın en az 3 ay süre ile en az ayda bir kez ortaya çıkması gerekir. Ayrıca bu davranışın tıbbi bir duruma bağlı olmaması gerekir.

Çocukla anne-baba arasında çatışma, yeni bir kardeşin doğumu, ev değiştirme, anne-baba ayrılığı, okula başlama gibi streslerle ortaya çıkabileceği gibi gelişimsel bir bozukluğa da bağlı olabilir.

Tedavi edilmezse çocuk sosyal aktivitelerden kaçar ve sosyal çevresinde uyum problemleri yaşar. Çocukta utangaçlık, utanma ve suçluluk duygusu gelişebilir ve kendine saygının kaybı, özgüveninde azalma olabilir. Enkopreziste  ikincil olarak bazı bedensel problemler gelişebilir. Ve çocuğun yaşına uygun psikososyal gelişiminin bozulmasına yol açar.

Tedavi için aile içindeki gerilim azaltılmalı ve cezaya dayanmayan bir ortam yaratılmalıdır. Okuldaki utancını da azaltmaya yönelik çabalar gösterilmelidir. En ufak dışkı kaçırmada bile iç çamaşırlarının değiştirilmesi sağlanmalıdır. Bilişsel-Davranışçı terapi yöntemler ile kısa sürede olumlu sonuçlar elde edilmektedir.


Parmak emme

Parmak emme normal çocuklarda herhangi bir psikolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye, hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni, yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden birinin emme refleksi olmasıdır. Ebeveynlerin çoğunluğu parmak emmenin sebebinin açlık olduğunu düşünürler. Oysa bu emme beslenmeye bağlı olmayan yaygın bir davranış niteliğinde görülür.

2,5- 3 yaşlarında parmak emme hala devam ediyorsa ve vazgeçmek için aile tarafından belli çabalar devreye giriyorsa, bunlar çocuk tarafından dirençle karşılanır.

Parmak emmenin , en geç 5- 6 yaşlarında sona erdiği takdirde zararın olmadığı ,ancak süregelmesi halinde dişlerde deformasyona neden olabileceği kanıtlanmıştır. Bu noktada mutlaka bir uzmana danışılmalıdır. Eğer çocuk 1, yaşından sonra artan bir şekilde parmak emiyorsa bu çocuğun fazla yorgun , rahatsız, mutsuz ,sıkıntılı ,üzüntülü olduğunun belirtisidir.

Çocuğun durumunun incelenmesi ,düzeltilmesi ,tedbirlerin yalnız bir belirti olan parmak emme üzerinde değil ,bütün durumu düzeltmeye yönelik olması gerekir. Çünkü normalde emmenin asıl nedenleri ortadan kalkmadıkça çocuk parmak emmeye devam eder.


Tırnak Yeme

Çocuklarda tırnak yeme 3-4 yaşlarından itibaren görülebilecek bir davranıştır. Bu davranış günümüzde birçok çocukta görülebilmektedir. Ancak önemli olan bu davranışı önemseyip çözüm yolları üretebilmektir. Bilindiği gibi çocuk yaşlarda tırnak yemeye başlayıp üniversite yıllarına kadar bu davranışı taşıyan bireyler mevcuttur.

Şimdi kısaca tırnak yeme davranışının sebeplerini inceleyelim. Öncelikle bu davranışa sebep olabilecek tek bir neden yoktur. Çocuklar iç dünyalarında öfke, endişe, güvensizlik, üzüntü, kırgınlık veya korku gibi duygularla karşılaştıklarında, bu duygularla baş etme yetileri gelişmediğinden, sağlıklı olarak dışarıya vuramazlar. Sonuç olarak çocuklar kendilerini güvende hissedebilmek için  tırnak yeme davranışına sarılırlar. Önemli olan bu davranış bir alışkanlık halini almadan çözebilmektir.

   Tırnak yeme davranışına sebep olan olumsuzlukları biraz daha açmak gerekirse;

•  Aşırı baskıcı baba/annenin, otoritelerinin altında sindirilmiş çocuklarda özgüven eksikliği oluşur, bu eksiklik ile baş edemeyen çocuklarda tırnak yeme davranışının ortaya çıkması,

•  Anne veya babayı uzun süre göremeyen çocukların reddedildiklerini düşünmeleri ve bu duyguyla baş edemeyip tırnak yemeye başlamaları,

•  Anne/babanın çocuğu sürekli eleştirmesi ve düzeltmesi, çocukta özgüven eksikliği yaratır ve tırnak yeme davranışı ortaya çıkar.

Bu saydığım sebeplere daha bir çokları eklenebilir. Eğer çocuğunuz tırnak yiyorsa öncelikle onu dikkatlice gözlemleyin. Hangi durumlarda bu davranışa sarılıyor ve ne zaman artış gösteriyor. Çocuğunuzun korktuğu, güvensiz hissettiği  ve bununla başa çıkamadığı zamanları tespit ettiğinizde artık ona yardım edebilirsiniz. Onunla konuşun ve hissettiği olumsuz duyguları sizinle paylaşmasını sağlayın, bu onun rahatlamasına ve kaygılarının azalmasına sebep olacaktır. Anne/baba olarak ona sık sık onu çok  sevdiğinizi hatırlatın. Önemli olan bu davranışın alışkanlık haline dönüşmeden ortan kaldırılmasıdır. Ona tırnak yediği için kızıp başkalarının önünde asla küçük düşürmeyin, bu davranışı daha da körükleyecektir. Çocuğunuzun tırnak yeme davranışı çok yoğun bir hal almış ve tırnak etlerini kanatmaya başlamışsa lütfen bir uzmandan yardım isteyin.


Çocuklarda Tikler

 
Tik istemli çalışan çizgili beden kaslarında istem dışı ortaya çıkan aralıklı kasılmalardır.

En sık görülenler göz kırpmaları ve kaşları yukarı kaldırma, burun kıvırmaya, dudak oynatma gibi yüzdeki tiklerdir. Boyunda gövde ve ekstremitelerde de görülebilir. Bir çocukta birden fazla tik görülebilir. Bazen biri bitip diğeri başlayabilir. Geçici bir süre istemli olarak engellenebilirler. Zaman zaman tiklerin sıklığı ve şiddeti değişebilir. Uykuda kaybolurlar stresle artarlar.Bir aydan önce geçerse "geçici tik" bir yıldan fazla sürede devam ederse " kronik tik" denmektedir.

Tiklerde çocuğun duygusal durumu , duyarlığı, ebeveynleriyle ilişkileri ve çevresiyle bağlantılarıyla yakından ilgilidir. Tikler kendiliğinden geçebilir, stres karşısında tekrar başlayabilir; çok seyrek olarak, kronik motor veya vokal tike dönüşebilir.

Çocukta tik görüldüğünde bir pedagog ya da çocuk psikiyatrına başvurmak gerekir. Tike sebep olabilecek organik etkenlerin dikkatle ele alınması , varsa bu tür bozuklukların tedavisi yoluna gidilmelidir. Tiki oluşturan nedenler psikolojik olduğu takdirde Ekol Psikolojik Danışmanlık Merkezinde çocuklara oyun terapisi, psikoterapi yoluyla ergenlere grup tedavisi psikodrama ya da psikoterapi yoluyla gerekli tedavi uygulanır.
 

Çocuklarda Yalan

Yalan çoğu insanın zaman zaman söylediği ve doğruların söylenmesinin gerekmediğini düşündüğü zamanlarda başvurduğu bir davranıştır. Zarar verici yalanlar biri ya da birilerine direkt ya da dolaylı yoldan zarar vermeyi amaçlamaktadır. Bazen de diğer insanların üzülmemesi veya iyiliği için söylendiği düşünülen yalanlarda vardır. Ebeveynlerin çoğu, çocuklarının gerçeğe sadık kalmasını çok erken bir dönemde isterler. Oysa 3-5 yaş çocuğunun inanılmaz öyküler anlatması, uydurması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır. Çocuk zeki ve hayal gücü geniş olduğu ölçüde bunda başarılı olur. Öykü uydurmak ve taklit oyunu yalan söylemek değildir ve bunu engelleyici hiçbir girişimde bulunulmamalıdır.

6-7 yaş dolaylarından itibaren gerçek anlamda ilk yalan görülebilir. Çocuğun gerçekle, gerçek olmayanı ayırt etmesinden sonra yalanın hala süregelmesi halinde, yalanın temelinde çevreyle olan olumsuz ilişkiler yatıyor demektir ve mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

-Ailenin aşırı otoriter olması ve çocuğun sürekli ceza görme endişesi

-Gerçeklerle yeterince başa çıkamama

-Dikkat çekme ve ilgi odağı olma isteği

-Kendisine ve çevresine güven duymama

-Affedici olmayan ebeveyn tutumları

-Beklentilerin altında başarı gösterme çocukta yalan söyleme nedenlerinin başlıcalarıdır.


Çocuklarda Yeme Sorunları

Öncelikle çocuklardaki yeme problemlerinde anne babanın yaklaşımı çok önemlidir. Anne babalar yemek yeme konusunda baskı yapmazlar ise yeme işini koz olarak kullanmalarını engellemiş olurlar. Yemek yememe sorunu genelde geçidir. Bu, ailelerin bu konuda baskı yapmaları sonucu vahim durum alır. Evde gerginlik artar. Bu evdeki atmosferi de etkiler, huzur bozulur. Birlikte yemek yemeler dramaya dönüşür. İlk başlarda, çocuğun yemeğe karşı direncini önemsememekte yarar vardır. Bunun yanı sıra yemek yeme düzenine çok dikkat edilmelidir.

Diyetisyen Zerrin Aydın'a göre iştahsızlığın önüne geçmek için şunları uygulamak gerekiyor:

"İştahsızlık problemi olan çocuklarda yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında sıvı alımı sınırlandırılmalıdır. Çünkü çocuklar içmeyi yemeğe tercih eder ve kolayca doygunluk hissi duyar, böylece almaları gereken besinleri yetersiz tüketirler. Biberon yerine bardak kullanılmalıdır. Böylece sıvı tüketimi azalır. Süt, meyve suyu gibi içeceklerin miktarı belirlenmelidir. Örneğin; 2 su bardağı süt yeterlidir. Farklı çeşitte besinler denenmelidir. Bir öğünde besini reddettiyse tamamen farklı bir besin denenebilir. Onu da reddederse bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmemelidir. Şekerleme, cips, çikolata, bisküvi iştahı engelleyebilir. Ara öğünler küçük porsiyonlar olmalıdır. Yiyecekler çocukların kolay yiyebileceği türden hazırlanmalıdır. Örneğin; küçük dilimlenmiş salatalık, havuç gibi. Çocuğu yemek konusunda zorlama, sorunu kötüleştirir. Reddedilen besin bir süre sonra tekrar denenmelidir. Grup halinde yaşıtlarıyla yemek, olumlu yeme davranışlarını geliştirir."

Yemek yeme sorunu ile ilgili öneriler:

Yemekte herkesin hoşnut olacağı atmosfer yaratmaya çalışınız.

İlk başlarda, pişirilen yemeği sununuz. Alternatif yemeği sunma cazibesine hemen kapılmayınız.

Çocuğunuzu bir de yatağa aç göndermeyi deneyiniz.

Yemeye kesinlikle zorlamayınız!

Büyüme çizgisini takip ediniz.

Yeterince içmesine dikkat ediniz, gerekirse mineral ve vitamin hapları veriniz.

Güç mücadelesine girmeyiniz ve tehdit etmeyiniz ("eğer sen..... o takdirde....").

Çocuğunuz yemek yemeyi kesin olarak reddediyorsa, başkalarının yemek yediği saatte sağlıklı yemek alternatifi düşünününüz.

Kronik yemek probleminde profesyonel yardım almayı geciktirmeyiniz..


Okul Fobisi
 
Okul fobisi, çocukların okuldan korktuğu bir tür ayrılma anksiyetesidir. Okula gitmeyi reddedebilir ya da ana-baba figürlerinden ayrılınca ortaya çıkan boğucu anksiyete nedeniyle büyük güçlükler çekerek okula katlanabilirler.

Çocuk birdenbire, bir gün okula gitmek istemez; zorlamalar karşısında anksiyete duyar; panik içine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç bazen sinsidir. Ön belirtiler günlerce sürebilir. Çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker. İştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah somatik bir belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir. Neden olarak, öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bazıları da tanımlayamadıkları bir korkudan söz ederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda evde de huzursuz olabilirler. Aile bireyini (genellikle anne) bir yere bırakmaz, peşinden dolaşırlar.

Okul korkusu sorunu ailenin tüm bireylerinin sorunudur. Ailenin her ferdinin problemin çözümünde katkısını bekleriz. Çocuğa içinde bulunduğu durumu anladığımız ve ona yardımcı olacağımız mesajını vermeliyiz. Eleştiren, aşağılayan, korkutan ve sindiren bir yaklaşım başarıya ulaşamaz. Başarıya ulaştı görünse dahi daha sonra oluşacak daha büyük sorunları peşinden sürüklemiş olur. Böyle bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin dikkat etmesi gerekli hususları şöyle sıralayabiliriz

1-Kendinizi çocuğunuzun yerine koyunuz ve duyduğu kaygı ve endişeyi anlamaya çalışınız

2-Çocuğunuzu okula gitme zorluğu nedeniyle cezalandırmayın, küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın. Çocuğun bunaltısı ile oluşan belirtileri şımarıklık, ilgi çekme arzusu ya da sizi kızdırmak için yapılan davranışlar gibi yanlış yorumlamaktan kaçının..

3-Sabırlı, tutarlı ve kararlı bir tavır içinde olunuz . Sorunu görmemezlikten gelmek ve bir sonraki yıla havale etmek ancak çözümü zorlaştırır.

4-Çocuğunuz okula gitmek istemediğini söylüyor ve okulda kalamıyorsa bir çocuk psikiyatristinden yardım isteyiniz. Okul fobisi psikolog, aile ve öğretmenin işbirliği ile çözüme kavuşturulabilir bir sorundur.

  Copyright 2007.Içerigindeki bilgi izinsiz kullanilamaz.
Web Yazilim Çigdem Erdogan